Kilisede tetiği kim çekti? ‘Bunların hiçbiri tesadüf değil, asıl amaç…’
İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’nde pazar günü ayin sırasında kar maskeli iki şüpheli tarafından silahlı saldırı düzenlendi.
Kısa sürede yakalanan saldırganların Rusya’dan gelen DEAŞ’lı teröristler olduğu belirlendi. Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür, bugünkü yazısında, Türkiye’nin kaosa yol açmaya yönelik her türlü baskın ve komployu etkisiz hale getirdiğine dikkat çekti.
Övür, Santa Maria Kilisesi saldırısının perde arkasını vurguladı: “Hep aynı soru ortaya çıkıyor: “Kim onlar?” Kim yok orada? Çevremizdeki ülkelerden İsrail’e, içimizdeki Amerikalılardan müttefiklerimiz ABD ve AB ülkelerine kadar herkes olabilir. “söz konusu.
İşte Mahmut Övür’ün “Santa Maria saldırısından hatırlatmalar” başlıklı yazısı;
Kaos yaratanların somut hedefleri “Darbecilere” zemini hazırlamaktı. Bu defalarca başarıldı ve her 10 yılda bir darbe yaşadık. Kritik küresel kararlar öncesinde ya da her seçim öncesinde aynı yöntem yorulmadan kullanıldı. Kimi zaman önde gelen aydınlar katledildi, kimi zaman Papa’ya, kimi zaman Başbakan Özal’a suikast düzenlendi, kimi zaman Aleviler hedef alındı, kimi zaman da ülkedeki azınlıklara yönelik saldırılar birbirini takip etti.
AK Parti’nin iktidara geldiği ilk dönemde bu tekniklerin hepsi birer birer denendi. Danıştay saldırısı, Hrant Dink, Rahip Santoro ve Malatya Tepe Yayınevi cinayetleri birbirini takip etti. Şablonu tamamlayan 27 Nisan e-muhtırası gecikmeden elime ulaştı.
Ancak AK Parti hükümeti ilk defa hem muhtıraya direndi hem de o karanlık komploları etkisiz hale getirdi. Buna rağmen asla pes etmediler… 15 Temmuz darbesi gibi bir darbe ve işgal girişimi dahil her yolu denediler.
İstanbul Sarıyer’deki Santa Maria Kilisesi’ne düzenlenen suikast ise bu zincirin son halkası… Orada bir kişi öldürüldü. 8 kez ateş ettiler ama çok şükür yaralanan olmadı. Kör parmağım senin gözlerine suikast girişimidir. Aynı arabayla gelip gidiyorlar. Faillerin yakalanması çok uzun sürmedi. Henüz kökenleri açıklanmasa da failleri Rusya’dan gelen DEAŞ’lı teröristlerdir.
BU SADECE KİRLİ BİR OYUN
Bunun sıradan bir suikast olmadığını seçim öncesi art arda gerçekleşen saldırılardan anlıyoruz. PKK’nın Irak’taki terör eylemi, Fatih Camisi’ndeki bıçaklı saldırı, Anıtkabir’deki meydan okuma, Sivas’ta Kur’an-ı Kerim’e hakaret, Suudi Arabistan’da oynanacak maçı iç politikaya alet etme çabaları… Bunların hiçbiri… Bunların hiçbiri tesadüflerdir. . Birileri bunu seçim için kullansa da asıl hedef Türkiye.
Güvenlik meselesiyle ilgili bir siyasetçi şöyle diyor:
“Amaçları Türkiye’yi uyarmak. ‘Senin Ortadoğu’da ne işin var?’ mesajı veriliyor. Bu sadece sizi tedirgin etmek için yapılmıyor. Öncelikle ekonominizi sarsmak istiyorlar. Ülkeye gelecek turistleri ve yabancı yatırımcıları korkutuyorlar. ‘Aynı şeyi yapmaktan yorulmazlar mı? ?’ “Bıkmazlar, hırsızlık gibidir, bu adamlar böyle yapar” diyorsunuz.
TETİĞİ KİM ÇEKTİ?
Hep aynı soruya geliyor:
“Onlar kim?” Kim orada değil? Çevremizdeki ülkelerden İsrail’e, içimizdeki Amerikalılardan müttefiklerimiz ABD ve AB ülkelerine kadar herkes olabilir.
İşin ilginç yanı, eskiden çok yaygın olmasa da artık tetiği çeken o olmasa bile tetiği çeken bir kişi var. “tetiği çeken el” gecerli. Peki onların üzerinden tetiği çeken kişiye ulaşmak mümkün değil mi?
Bu iki olayın tetikleyicilerini hep merak etmişimdir ve doğal olarak sordum. Bunlardan ilki merhum Özal’a suikast düzenleyen Kartal Demirağ’dı. İkincisi ise Türkiye’nin en popüler kulübü Reina’yı kan gölüne çeviren Abdulkadir Masharipov…
Bunlardan biri hapiste, diğeri ise bin yıldan fazla cezaya çarptırıldı. O günlerde Demirağ’ın GLADYO’dan eğitim aldığı yazıyordu ama suikastı kimin gerçekleştirdiği bulunamadı. Reina saldırısına gelince; Sorumluluğu DEAŞ üstlendi ama arkasında içeriden mi, dışarıdan mı olduğu bilinmiyordu.
Peki devletin elinde olan bu kişilerin ilişkileri üzerine herhangi bir araştırma yapılmıyor mu?
Bir terör uzmanı şu soruyu yanıtlıyor:
“Öncelikle bu insanlar konuşmuyor. Çoğu perde arkasında kimin olduğunun farkında değil. Farkında olanların geçmişinden çok geleceklerine bakmamız gerekiyor. Özellikle cezasını çekmiş ve cezasını çekmiş olanlara. Serbest bırakılıyorlar. Nasıl geçiniyorlar, kimlerle temasları var? Açıkçası böyle bir soruşturma yapıldığını düşünmüyorum.”
Gördüğünüz gibi daha yapılacak çok iş var.