Haber

Farklılıkların vurgulandığı bir ortamda ötekileştirilmiş bireylerden ‘uyum’ beklenemez.

Göç ve göçmen haklarına ilişkin açıklamalarda bulunan İstinye Üniversitesi (İSÜ) İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Can Ünver, tüm çalışanlara eşit muamelenin demokratik hukuk devletinin veremeyeceği bedellerden biri olduğunu söyledi. yukarı. Son 40 yılda yalnızlık, yabancılaşma ve değeri ne olursa olsun rekabet gibi toplumdaki sosyal uyumu zayıflatan bir kültürün oluştuğunu belirten Prof. Ünver, “Sosyal devlet anlayışının bu çerçevede farklı yaklaşımları içerdiği görülüyor, bu yaklaşımdan en çok da toplumun en alt tabakasına yerleşen göçmenler zarar görüyor.”

İstinye Üniversitesi (İSÜ) İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Can Ünver, göç ve göçmen haklarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Farklılıkların her zaman vurgulandığı bir ortamda ötekileştirilmiş bireylerden ‘uyum’ beklemenin boşuna olacağının altını çizen Prof. Dr. Ünver, göçmenlerin sağlık hizmetlerine erişiminin engellenmesinin en ağır insan hakları ihlallerinden biri olduğunu belirtti.

 

“Göçmen kabul eden ülkelerin iç barışını tehdit eden bir durum ortaya çıktı”

Irkçılık ve yabancı düşmanlığının yaygınlaşmasına ilişkin konuşan Prof. Dr. Ünver, şunları söyledi:

“1990’lardan itibaren Batı dünyası başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde popülist, ırkçı ve yabancı düşmanı görüş, tutum ve davranışlar yaygınlaştı. Bu gelişme doğal olarak gittikleri ve yerleştikleri ülkelerde toplumun bir parçası olan göçmen personel ve diğer göçmen kategorilerini hedef almış ve insan hakları ihlallerine yol açmıştır. Ana akım siyasetin göçmenlerin haklarını koruma konusunda pek istekli olmaması sonucunda göçmen kabul eden ülkelerin iç barışını tehdit eden bir durum ortaya çıkmıştır. Popülist söylemleriyle seçmeni etkileyen siyasetçiler, göçmen karşıtı gelişmelerin en değerli tetikleyicisidir. Bunları destekleyen yayın organları da toplumda yabancı düşmanlığını ve ırkçılığı kışkırtmakta ve bunun sonucunda siyasetin olumsuz etkilenmesi kaçınılmazdır. Oy toplama maksadı ile kullanılan söylemlerin ırkçılık ve yabancı düşmanlığının yayılmasına kuşkusuz büyük katkısı vardır.

 

“Bu yaklaşımdan en çok zarar görenler göçmenler”

Popülist cumhurbaşkanlarının göçmenleri hedef alarak siyasi başarı elde etmelerinin nedenlerine değinen Ünver, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Son 40 yılın egemen paradigması haline gelen neoliberal kapitalizm, bireyler arasındaki dayanışma ve kolektif savunuculuk kültürünü zayıflatmış, yalnızlık, yabancılaşma ve rekabet gibi toplumsal bütünleşmeyi genel olarak zayıflatan bir kültürün oluşmasına yol açmıştır. maliyetler. Sosyal devlet anlayışının bu bağlamda farklı yaklaşımları içerdiği görülmektedir, bu yaklaşımdan en çok zararı toplumun en alt tabakasına yerleşen göçmenler oluşturmaktadır.”

 

“Barınma, sosyal haklar, eğitim ve istihdamda eşit muamele”

“Irkçı ve ayrımcı politikalar, göçmenlerin toplumun her alanında mağdur olmasına neden oluyor. Barınma, sosyal haklar, eğitim ve doğal olarak istihdam alanlarında eşit muamele görmedikleri biliniyor” diyen Ünver, şöyle konuştu:

“Yabancıların içinde yaşadıkları göçmen toplumuna entegrasyon sorunu fazlasıyla abartılı ve çoğu zaman kültürel ırkçılık çizgileri taşıyan bir yaklaşımı içermektedir. Göçmenlerin insan haklarına saygılı demokratik bir toplumda herkesin sahip olduğu haklardan yararlanması koşuluyla etno-kültürel unsurlardan arınmış bir birlikte yaşama ortamı yaratmak mümkündür. Aksi halde farklılıkların hep vurgulandığı bir ortamda ötekileştirilmiş bireylerden ‘uyum’ beklemek yersiz olur.”

 

“Sağlık hizmetlerine erişimin engellenmesi en ağır insan hakları ihlallerinden biridir”

“Kişinin sağlık hizmetlerine erişiminin engellenmesi en kaba insan hakları ihlallerinden biridir” diyen Ünver, şöyle devam etti:

“Genel olarak ötekileştirme ve eşitsizlik üzerine inşa edilen politikalar sonucunda birçok ülkede bu temel insan hakkına saygı gösterilmediği tespit edilmiştir. Bu hakkın en ufak ihlali göçmen hastalara ve vatandaşlara gereken özenin gösterilmemesidir.”

 

“Devletlerin çoğu zaman hukuki zemine çok dikkatli yaklaşmadıkları biliniyor”

Tüm çalışanlara eşit muamelenin demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez değerlerinden biri olduğunu belirten Ünver, “Demokratik toplumlarda istihdam ve işçi haklarının düzenlenmesi yasal temellere dayanmaktadır. Çalışanların bu haklardan eşit biçimde yararlanması esastır. Bu bağlamda, tüm çalışanlara genetik, kültürel veya etnik aidiyetleri ne olursa olsun eşit davranılması demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez bir değeridir. Ancak hukuki durum bu anlayışla tasarlanmış olsa da uygulamada devletlerin cins ilişkilerine bir kereden fazla çok dikkatli yaklaşmadıkları bilinmektedir.”

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu